26 Şubat 2011 Cumartesi

Ankara’da Okuyan Kıbrıslı Öğrenciler İnsiyatifi’nden Çağrı!

kinci Kıbrıs Toplumsal Varoluş Mitingi’ne Destek Çağrısı

28 Ocak tarihinde Kıbrıs’ta, ‘’Toplumsal Varoluş Mitingi’’ adı altında tarihi bir miting düzenlendi. KKTC tarihinin en kalabalık mitingine sahne olan o günden sonra, KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti devletleri arasındaki çarpık ilişkilere dayalı sorun Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşüp, nedense yeni ortaya çıkmış gibi bir anda kaotik bir hal aldı. Halbuki Kıbrıs’ta yaşananlar, yıllardan beri süregelen bir gerçeğin artık bardaktan taşması ve bıçağın kemiğe dayanmasıydı; Kıbrıs’ta yaşananlar, bugün Afrika ve Arap halklarını ve yavaş yavaş da Balkanları sarmakta olan ‘’Artık başkaldırma vakti!’’ haykırışının bir yansımasıydı. İşte bu haykırışın yaşandığı mitinge karşılık, AKP hükümetinden zehir zemberek açıklamalar geldi. Başbakanından bakanlarına, tüm AKP hükümeti, Türkiye’nin Kıbrıs’taki sömürgeci tavrını ortaya koyarcasına aşağılayıcı, hor gören ifadeler kullandılar, iradelerini demokratik bir biçimde ortaya koymak için meydanlara inen Kıbrıslı Türkler için. Peki Kıbrıs’ta neler oluyor ?

80’li yıllardan itibaren KKTC’nin Türkiye’ye bağımlı hale getirilmesi politikaları, bilinçli ve sistematik bir şekilde uygulanıyor Kıbrıs’ta. Politikalar Türkiye hükümetleri tarafından oluşturuluyor ve KKTC’deki işbirlikçileri tarafından hayata geçiriliyor. Önce Özal ‘’Siz turizm yapın, biz sizi domatese boğarız, niye ekeceksiniz?” demişti ve tarımsal üretimi yok etmişti. KKTC tanınmayan bir ülke olduğundan ve turist de direkt gelecek bir uçak bulamadığından, turizm de bitti. Sonra Özal “Dert etmeyin, herkesi memur yapın, uygun konjonktürü bekleyin, biz size bakarız” demişti ve üretimden koparılarak devlet dairelerinde memuriyete mahkum edilen Kıbrıslı Türkler, Türkiye’nin eline bakar olmuş, Türkiye’ye göbekten bağımlı hale gelmişti. ‘’Üretmeyi beceremeyenler’’ diye bilinen Kıbrıslı Türkler, 90’lı yıllara kadar hem üretiyorlar, hem de ürettiklerini ihraç ediyorlardı. Hatta Türkiye’de, uygulanan kotalar nedeni ile ihracatın doğru düzgün yapılamadığı yıllarda, Kıbrıslı Türk toplumu çok çeşitli malları üreten ve ürettikleri ile var olan bir toplum idi. 90’lı yıllara doğru gelindiğinde, üreten bir toplumu kontrol altında tutmanın kolay olmadığını anlayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onların KKTC’deki işbirlikçileri, KKTC’nin üretip, gümrüksüz bir şekilde ihracat yapmasını sağlayan Gümrük Antlaşması’nı ihlal edip, meşru ‘’Famagusta Port’’ mührü yerine, insanlara ‘’sizin devletiniz KKTC’dir, KKTC mührü kullanın’’ diyerek, antlaşmaya aykırı olan ve ayrıca da dünyanın tanımadığı KKTC mührünü, Kıbrıslı Türk toplumunun başına musallat ettiler.Bu andan sonra tanınmamış bir devlet olmanın etkisiyle ihracatı gittikçe azalan KKTC,memurlaştırma politikası sonucunda da tamamen üretimden kopmuş ve en sonunda da Türkiye’ye göbekten bağımlı hale getirilmiştir. Merkez Bankası müdürünün Türkiye’den atandığı, polisinin, ülkenin İçişleri Bakanlığı’na değil de askere, yani Türkiye’ye bağlı olduğu bir devletin egemen ve bağımsız olduğunu söylemek, insanları aptal yerine koymaktır.

Bugün ise AKP, politik ve sosyoekonomik olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin boyunduruğu altına sokulan Kıbrıslı Türklere, yaşanan küresel kapitalist krizin faturasını kesmek için kolları sıvamış ve KKTC’deki işbirlikçi hükümetler aracılığı ile halk tarafından ‘’Göç Yasası’’ diye anılan neoliberal uygulamalar paketini uygulamaya koymuştur. Bu paket, elektrik, telefon, havayolları gibi stratejik kurumların özelleştirilmesi (ki milli havayolu çoktan özelleştirildi), maaşlarda astronomik düşüşlere gidilmesi, toplu iş sözleşmelerinin yasaklanması ve sendikal hakların kısıtlanması, eşel mobilin yürürlükten kaldırılması (ki hali hazırda kaldırıldı) gibi maddeleri içeriyor. Bu pakete başkaldıran Kıbrıslı Türklere ise AKP, yıllardır bilinçli şekilde yaratılan bağımlılaştırma politikalarını görmezden gelip ‘’Madem parayı biz yolluyoruz, KKTC’de bizim sözümüz geçecek’’ diyor ve paketin harfiyen uygulanması için, ‘’Kıbrıs Türkü’nü cezalandırmak lazım’’ diyen bir kişiyi de, KKTC’ye büyükelçi olarak atayıp Kıbrıslı Türk halkının iradesini ayaklar altına alıyor. Kıbrıslı Türkler de, hem 28 Ocak’ta verdikleri ‘’Bu memleket bizimdir, biz yöneteceğiz, neoliberal paketinizi reddediyoruz’’ mesajını güçlendirmek, hem de mitingden sonra AKP’nin izlediği sömürgeci, dayatmacı ve aşağılayıcı söylem ve uygulamara karşı ‘’Siz baskıyı arttırdıkça, biz meydanlarda daha da çoğalacağız’’ demek için, 2 Mart’ta Kıbrıs’ta ‘’İkinci Toplumsal Varoluş Mitingi’’ni düzenliyor. Türkiye ve Kıbrıs halklarını birbirine düşürmeye çalışan egemenlere inat ‘’Bütün halklar kardeştir’’ bilinci ile düzenlenecek olan bu mitinge destek amacı ile, 2 Mart tarihinde Ankara’da, 17:30’da Yüksel Caddesi’nde İnsan Hakları Anıtı önünde buluşulup, Sakarya Caddesi’ne bir yürüyüş düzenlenip basın açıklaması yapılacaktır. Yürüyüşün amacı, hem 2 Mart günü Kıbrıs’ta yapılacak İkinci Toplumsal Varoluş Mitingi’ne destek vermek, hem de iki halkın egemenler tarafından birbirne düşürülmeye çalışıldığı bu günlerde, Türkiye ve Kıbrıs halklarının kardeş olduğunu vurgulamak ve ‘’Bağımsız Kıbrıs, bütün halklar kardeştir’’ haykırışını yükseltmektir.
Tüm ilerici ve demokrat kesimleri, 2 Mart günü sesimize ses katmaya davet ederiz.

BASIN AÇIKLAMASINA ÇAĞRI !


HALKIN DEVRİMCİ MUHALİF SESLERİ SUSTURULAMAZ!


23 Şubat 2011 günü; Türkiye-Kuzey Kürdistanın`da Türk hakim sınıflarının anti- demokratik ve saldırgan tutumu sonucu , aralarında  Halkın Günlüğü Gazetesi  çalışanlarının da bulundugu bir çok  DHF (Demokratik Haklar Federasyonu)  çalışan, temsilcisi ve taraftarı  gözaltina alınmıştır.

Son dönemlerde özellikle halk içerisinde düzenlediği bir çok kampanya ile, yoğun  devrimci poltik çalışmalar yaparak , Emperyalizme ve onun yerli işbirlikcisi Türk hakim sınıflarına yönelik, devrimci toplumsal muhalefeti örgütleme cabasında olan devrimci  bir kurumdur DHF... 

Tüm bu sebeplerden ötürüdür ki bir çok devrimci kurum gibi bugün Türk hakim sınıflarının saldırı terörü ile  bir kez daha karşı karşıya kalmıştır.

Türkiye-Kuzey Kürdistan`da demokratik halk iktidarı perspektifi ile demokratik reflekslerin artırılmasının, yaygınlaştırılmasının çabasında olan bu iki devrimci kuruma yönelik Adana, Mersin, İstanbul, Hatay, Zonguldak ve Amed  illerinde  yapılan gözaltı saldırılarını  protesto etmek için, Viyana`da tepkilerimizi bir basın açıklaması ile dile getireceğiz.

Tüm devrimci, demokrat, yurtsever kurum ve kişileri sesimize ses vermeye çağrıyoruz.

GÖZALTINA ALINAN DHF ve HALKIN GÜNLÜGÜ GAZETESİ ÇALIŞANLARI DERHAL SERBEST BIRAKILSIN!

BASIN AÇIKLAMASI


Tarih:26.02.2011 (Cumartesi)
Saat: 14°°- 16°°
Yer:  Stephansplatz  ( U3)
         Viyana

Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu
Avusturya Demokratik Haklar Federasyonu

22 Şubat 2011 Salı

KIBRIS’IN GELECEĞİNİ KIBRIS HALKLARI BELİRLEYECEKTİR


Kıbrıs konusu, Türkiye’nin sürdürdüğü AB atağının başlıca müzakerelerinden biridir. Adada, halkların talepleri doğrultusunda değil, İngiliz, Türk ve Yunan egemen sınıflarının ihtiyaçlarına ve bu güçlerin stratejik ve askeri çıkarlarına göre düzenlenmiş Annan Planı gibi arayışlar da çözüm getirmemiştir. Kıbrıs Halkının kendi geleceğini belirleme hakkını görmezden gelen hiçbir çözüm, çözüm değildir. Adada, Türk ve Rumlar için iyi bir gelecek, ancak beraberlik içinde onları bir birine düşüren güçlerden özgürleşmeleriyle mümkündür.
Emekçi Hareket Partisi;
Kıbrıs’ta kalıcı barış için, Britanya, Yunanistan ve Türkiye’nin çekilmesinin sağlanması mücadelesini destekler, Türkiye'li sosyalistleri böyle haklı bir mücadelenin sonuna kadar yanında olmaya çağırır.

21 Şubat 2011 Pazartesi

2 Mart Kıbrıs ile dayanışma için hazırladığımız eylem yerleri!


Enternasyonalist Dayanışma” olarak daha önce 28 Ocak’ta Kıbrıs’taki mitinge paralel olarak Berlin Elçiliğine gitmiştik ve haftasında da Münih’te yapılan NATO Güvenlik Konferansı’nda gerek panel düzenleyerek, Nato karşıtı konserde sahneye çıkarak, eylemde ise pankart ve bildirilerimizle meydanlardaydık: “Nato Kıbrıs’tan ve Kürdistan’dan defol!” demiştik.
Şimdi  ise Kıbrıs’ta  2 Mart’ta yapılacak Miting için Avrupa’da Berlin, Zurich, Londra, Prag ve  Viyana’da eylem hazırlıklarını yoğun bir gündemle sürdürmekteyiz.
Türkiye’de ise İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Eskişehir ve en nihayetinde Amed’de (Diyarbakır) eylemler için çalışmaktayız.
Bir süre önce de İzmir’de Demokrasi Koordinasyonu’ndaki yoldaşlarımız bir eylem ortaya koymuşlar ve İzmir Sendikalar Birliği dayanışmasını açık bir dille ortaya koymuştu.
Enternasyonalist Dayanışma.”

2 Mart günü Kıbrıslılarla dayanışmak için sokaklara!


Kıbrıslıların yaptığı enternasyonal dayanışma çağrısına Türkiye'den birçok örgütlenme, platform ve sendikalardan destek yazıları ve eylemlilikler cevap olarak geldi. Kıbrıs'a atanan sömürge valileri ile Türk Devleti Kıbrıslıları sindirmek için elinden gelen her türlü imkânı kullanmaktadır.

Sanki Kıbrıs'a her ay hibe edilen paralar varmış gibi, Kıbrıslıları bu paraları yiyen ve nankör insanlar olarak göstermeye çalışan AKP'ye şu soruyu soruyoruz! AKP böyle hibe etmeyi madem ki çok seviyordun, neden işçiye, emekliye, memura bu kadar bonkör olmadın! Onlara Torba yasasını layık gördün. Bizler seni biliyoruz, sen karşılıksız allahı’ın tek bir kuruşunu vermezsin. Kıbrıs, Türk Devleti’nin arka pazarı olmuştur. Bankalar, Kumarhaneler, gasp edilen Rum topraklarından gelen paraların hesabını ver ilk önce sen işgalci Türk Devleti!

Kıbrıs'ta kurulan Türk ve Yunan kontr-gerilla örgütlerinin, Amerika ve İngiltere’nin politikalarıyla böldüğü ve sömürgeleştirdiği Kıbrıs’ın, 37 yıldır Türk işgali altındaki Kuzey Kıbrıs sömürgesinde artık patlama noktasına dayanmış ve sürekli kriz politikaları, sömürgeci ve yerleşik burjuvazi ve asker-sivil bürokrasisi için bir yönetim biçimi olmuştur. Kıbrıslıların kaderini Kıbrıslardan başka herkes belirlemiştir. ''Kıbrıs'ta Yunanistan'ın ne işi varsa Türkiye'nin Kıbrıs'ta stratejik olarak o işi var.'' İşte Recep Tayyip Erdoğan tam da Türk Devleti’nin sömürgeci ve işgalci yapısını burada anlatıyor.

28 Ocak'ta Kuzeydeki Kıbrıslılar kendi iradelerini grevlerle sokağa taşımışlardır. İşçiler ve memurlar bir daha tarihin çarklarını çevirmeye başlamıştır. Bu grevde Türkiye'nin elini yakasından çekmesini isteyen kitlelere, TC hükümetiyle beraber Kıbrıs'taki Türk faşist güçler saldırmaya başlamıştır. Kıbrıslıların bu süreçte saldırılara karşı yanlarında olan enternasyonal dostları olmuştur. Başta Türkiye'den birçok Örgüt, Sendika ve Partiler bizleri yalnız bırakmamışlar, bu sınıf taaruzuna karşı enternasyonal tavrı almışlardır. Almanya'da ve İngiltere’de de Kıbrısların sesini sokağa taşıyanlar olmuştur.

AKP, demokrasisini öğrencilere, Kürtlere, işçilere polis saldırılarıyla kurmaya çalıştığı bu dönemde, bizler sınıf kardeşlerimizle ve ezilen Kürt halkıyla beraberiz. Aslında bizimle aynı kaderi paylaşan Kürt halkının mücadelesi ve bizimle aynı neo liberal paket saldırısına uğrayan Türkiye işçi sınıfı bizim sınıfımızdır! Bu yüzden bu mücadelelerin ayrıca birleştirilmesi çağrısında bulunuyoruz!

2 Mart günü Kıbrıs'ta genel grev var. 'Hakaretlere son!' şiarıyla bu yürütülen bu genel grev, Kıbrıs'taki emekçilerin ve işçilerin gözlerini başta Türkiye'deki sınıf kardeşleri olmak üzere Enternasyonal işçi sınıfına çevirmiştir. Bizlerin yürüttüğü bu haklı mücadelede 2 Mart günü bulunduğunuz şehirlerde bizlerle destek etkinlikleri ve eylemleri Kıbrıs emekçilerini ve işçilerini güçlendirecektir!

Yaşasın enternasyonal dayanışma! Kıbrıs Kıbrıslılarındır!
AKP elini Kıbrıs'tan ve Türkiye işçi sınıfından çek! 
Sömürgeci Türk Devleti Kıbrıs’tan Defol!
2 Mart'ta mücadele bayrağını yükseltelim!

Yasemin Hareketi http://www.afrikagazetesi.net/
Enternasyonalist Dayanışma http://enternasyonalistkibris.blogspot.com/
Devrimci Enternasyonalist Örgüt (RİO) www.revolution.de.com
Avusturya Demokratik Haklar Federasyonu

Go out to the streets on 2 March to show solidarity with the Turkish Cypriots!


Many unions, platforms and organisations from Turkey responded to Turkish Cypriots’ call for solidarity by organising demonstrations and publishing manifestos. Turkey is trying to do its hardest in silencing the Turkish Cypriots living in the Turkish occupied part of Cyprus and is using its colonial governors for this task.
We are asking Turkey – who is trying to show Cypriots as an ungrateful people, living with the money donated by Turkey- the following. If you have always been so keen on donating someone money, why were you not this much generous to the Turkish workers, toilers and retired. Why did you see them worthy of your worse Labour Reforms? We know you and we know that you wouldn’t grant anyone a single penny unless you had some sort of ambition. Cyprus is your black market.  Why don’t you give the account of the money you gain from the casinos, the banks and the plundered Greek Cypriot lands.
Cyprus, which was divided by the Turkish and Greek counter-guerrilla on the orders of the bosses of the British and the American imperialism and which is under the partial occupation of Turkey, is now a place, ruined by  the crisis of  both the local and the foreign bourgeoisies and the civil-military bureaucrats. The Fate of Cypriots is being decided not by themselves, but by everyone else. Recep Tayyip Erdogan explained Turkey’s colonial and warmonger motives with this sentence: “We have strategic reasons for being there, just as Greece has.”
On 28th of January, the Turkish Cypriots expressed themselves through a mass demonstration. The workers and the civil servants once again unleashed the course of history. These demonstrators demanded Turkey’s hands off Cyprus and naturally they were opposed and attacked by the state of Turkey and the local fascists. However the Turkish Cypriots are not alone, they have the support of the internationalist groups elsewhere.  The internationalists everywhere, particularly in Turkey, stand beside the Cypriots against the attacks of the Turkish state. In Germany and the UK, they took to streets to show their solidarity.
In a time when AKP is trying to impose its version of “democracy” upon the students, the Kurdish people and the workers, we stand beside our class brothers and the Kurdish people. In fact we belong to the working classes of Turkey and the Kurdish people, who share the wrath of the same neo-liberal attacks. Therefore we call for the unification of our struggles.
On 2nd of March a new general strike is going to take place. The workers and the toilers of Cyprus trust their class brothers in Turkey and in the whole world. Our just struggle and the slogan for ending humiliation will be enhanced by your local support!
Long live the international solidarity of the proletariat!
Cyprus belongs to Cypriots!
Turkey take your dirty hands off the working classes of Cyprus and Turkey!
Let’s raise the banners of our struggle on 2nd of March !
Colonist Turkey out of Cyprus !

Yasemin Hareketi (Jasmin Movement) http://www.afrikagazetesi.net/
Enternasyonalist Dayanışma (Internationalist Solidarity) http://enternasyonalistkibris.blogspot.com/
Revolutionary Internationalist Organisation (RIO) www.revolution.de.com
Democratic Rights Federation of Austria.

20 Şubat 2011 Pazar

Emekçi Hareket Partisi'nden Destek !


KIBRIS’IN GELECEĞİNİ KIBRIS HALKLARI BELİRLEYECEKTİR
Kıbrıs konusu, Türkiye’nin sürdürdüğü AB atağının başlıca müzakerelerinden biridir. Adada, halkların talepleri doğrultusunda değil, İngiliz, Türk ve Yunan egemen sınıflarının ihtiyaçlarına ve bu güçlerin stratejik ve askeri çıkarlarına göre düzenlenmiş Annan Planı gibi arayışlar da çözüm getirmemiştir. Kıbrıs Halkının kendi geleceğini belirleme hakkını görmezden gelen hiçbir çözüm, çözüm değildir. Adada, Türk ve Rumlar için iyi bir gelecek, ancak beraberlik içinde onları bir birine düşüren güçlerden özgürleşmeleriyle mümkündür.
Emekçi Hareket Partisi;
Kıbrıs’ta kalıcı barış için, Britanya, Yunanistan ve Türkiye’nin çekilmesinin sağlanması mücadelesini destekler, Türkiye'li sosyalistleri böyle haklı bir mücadelenin sonuna kadar yanında olmaya çağırır.

18 Şubat 2011 Cuma

İzmir Sendikalar Birliği'nden Destek !


Kıbrıs'taki Göç yasasına hayır!

28 Ocak günü Kıbrıs'ta genel grev ile sendikalar platformu UBP hükümetinin Neo liberal saldırı paketine karşı tepkisini ortaya koymuştur. Sendikalar Platformu tarafından 2011 senesi toplumsal varoluş yılı ilan edildi. Birçok işletmede ve devlet dairesinde şu an süresiz grev vardır ve önümüzdeki günlerde yeni eylemlerle direniş devam edecektir.

Sendikaların "Göç Yasası" adını verdikleri "Kamu Çalışanlarının Aylık (Maaş - Ücret) ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi Yasa Tasarısı bir sure önce uzun direnişlere rağmen meclisten geçirilmiştir. Yasa, kamu görevine girecek olanların aylık maaş, ücret ve diğer ödeneklerini, genel maaş kademelerini, hizmet sınıflarının ve derecelerinin maaş kademelerini, kademe ilerlemelerini, hizmet sınıfı olanların sınıfları içinde yükselmelerini ve hizmet sınıflarını değiştirmelerini, hizmet sınıfı olmayanların bulundukları kadro içinde ilerlemelerini, başka kadrolara geçmelerini ve yükselmelerini düzenliyor. Kısacası maaşların yarı yarıya düşürüldüğü ve barem artışlarının eskiye oranla ortadan kalktığı bir döneme girilmiştir. Yeni dönemde ise emeklilerden yapılan kesintiler, eklenen yeni vergiler, KDV’den alınan paranın ortadan kalkması sürdürülmekte, enflasyona göre maaş düzenlemesi anlamına gelen Eşel Mobil hakkı da ortadan kaldırılmıştır. Ögrenci burslarının yatmaması, Atatürk Öğretmen Akademisinin belirsiz konumu ve diğer taraftan Doğu Akdeniz Üniversitesinin kapatılan fakülteler ve işten atılan işçilerin muğlak durumu ile birlikte başta Telekomünikasyon ve Kooperatiflerin olmak üzere yeni özelleştirmelerin hayata geçirilme planları ve AKP hükümeti tarafından başlattırılarak el konulan Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın peşkeş çekilmesi süregelen politikalardandır. Havayollarında işten atılan işçiler ise yeni kurulan havayollarına yerleştirilmemektedirler. 

Türkiye'de sürdürülen özelleştirmeler ve çıkartılmak istenilen Torba yasasının paralel olarak Kıbrıs'ta da özelleştirilmeler ve sosyal hak gaspları uygulanmaktadır. AKP hükümeti iktidardaki UBP aralığıyla Kıbrıs'ta vahşi kapitalizmi oradaki emekçilere dayatmaktadır. İzmir Sendikalar Birliği olarak bizler Kıbrıs'taki emekçilerin mücadelesini destekliyoruz. Kıbrıs'taki ve Türkiye'deki emekçi düşmanı paketlerin hemen geri çekilmesini talep ediyoruz!
                                                                                    

                                                                                                 İzmir Sendikalar Birliği
                                                                                                             Yürütmesi